23 Nisan 2009 Perşembe

gülümseyin:))

Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor.
Azraili görüyor ve soruyor: "Benim saatim geldi mi?"

Azrail cevap veriyor: "Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var".
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor ve de göğüslerini
düzelttiriyor. Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi" daha uzun bir süre yaşayacağını
bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülans çarpıyor. Ölüyor.
Cennette Azrail'e soruyor: "40 seneden daha fazla yaşa yacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülansın çarpmasını sağlayıp beni öldürttün?"

Azrail cevap veriyor:
"Kız, ben seni tanıyamadım.. " :)))

21 Nisan 2009 Salı

hey gidi günlerim

Yine sabaha yaklaşık bir saatte beklemekten bezgin yatağıma girdim.Bir yerlerden horoz sesi geldi,hey gidi günlerrr......Çocukluğumda gittiğim köy aklıma düştü.Sabah camı açıp kuş sesleri duyduğum,mis gibi toprağın kokusunu içime çektiğim.Yer sofrasında şimdilerin organik dediği,herşey yerinden alınıp anında konmuş mis gibi mamalar.Çocukluğumun akıllı ama fikirsiz günleri ne güzeldi yaaa getirin o günleri veriyim bu günleri:)Bir seferinde çobanla inek otlatmaya gitmiştim ne işim varsa acaip tırsarım.Çoban dediğimde yaşıtım, arkadaşım dağ başında bende keçi gibi:) neyse otlattık ,hopladık,zıpladık dönüşte ben acından ölmüş önden koşturuyorum.Bir sesler arkadan ana sanırsın ordu.Birde döndüm ne göriim,hepsi peşimden koşuyor:)))))))Kocaman tahta kapılardan çığlık çığlığa kendimi içeri zor attım.Deli danalar kovalıyor kolaymı:))Yani ben öyle sanıyorum,meğer garipler benim gibi yokuşa salıvermişler kendilerini.Birden canım tekrar orda olmak istedi.Çimenlerde yalınayak yürümek,ağaçlara tırmanıp üstümü başımı paralamak,insan sesinden uzak sadece doğayı dinlemek.Annemin kızıp sopayla ağaçlardan indirmek için tehdit etmesini bile özledim.Mangal gibi yüreğim olsa tek hayalim çocuklarımı alıp dağda,kırda bi kulübecikte sakince yaşamak.Ama ne mümkün fenalıktan, fenalardan soyutlanabilmek.Fenamı olurdu çayırda çimende özgürce gezsem tek derdim çocuklarım olsa,zaman uzasa,vakit yavaş geçse.Fenamı olurdu hayat benim yazdığım bir masal olsa ...

9 Nisan 2009 Perşembe

ödüllü mim

Canım mehbupcum bana bir ödül yollamış çok teşekkür ediyorum, bi tuhaf oldum valla:) Çok saol arkadaşım♥♥♥

bir damla su:http://mehbup.blogspot.com









ÖDÜLÜN KURALLARI

1-Ödülü verenin linkini yayınlamak.

2-Ödülü verdiğin kişilere mutlaka haber vermek.

3-Bu ödülü verdiğin blog sahibinin linkini vermek.

4-Gördüğünüz resmi eklemek.


Bende sevdiğim bloglara bu ödülü yollayıp paylaşmak istiyorum


kasımpatı: http://zeugmazeugma.blogspot.com
sinema haberleri film kritikleri: http://sinemarket.blogspot.com

4 Nisan 2009 Cumartesi

hesap

Adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:
- "A.....bankasında b..tan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. Kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış...
- "Afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?" diye sormuş. Bunun üzerine adam yine:
- "A........bankasında b..tan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. Kadın çok bozulmuş ve:
- "Aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin!" demiş. Adam da hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş... En sonunda kadın dayanamamış ve "Ben sizi müdürümün yanına götüreyim de, derdinizi ona anlatın!" demiş.
Müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş. Müdür:
- "Beyefendi, elemanım son derece haklı. Bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?" Bunun üzerine adam:
- "Ağzına s........ sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a...... bankasında b..tan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!" demiş....
Bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:
"Ve bu o..... size yardımcı olmuyor, öyle mi?

Elimden geldiği kadar sansürledim, yazıp yazmamaktada kararsız kalmıştım ama ben buna çok güldüm yaaa:)))))

3 Nisan 2009 Cuma

tam adamına mim:))

"Konu: Kalbinizi Çalan Eylemsel Hareketler Mimi

- Mutlu bir beraberlik için, karşı cinsten beklentileriniz nelerdir?
-Sevdiğiniz kişide aradığınız özellikleri yazarak, kalbinizdeki güzeli tanımlayınız.
-“Kısaca, birlikte olduğum kişi böyle olmalı” gibi ifadelerle,
kalbinizi çalacak kişiyi hayalinizde canlandırın ki, okuyan karşı cinsiyet
- hııım, demek şöyle yapsam daha etkili olacakmış, burada yanlış yapmışız" diyerek ayağını denk alabilsin."

Benim için geç kalmış bir analiz olsa gerek.Yinede konu hakkında tecrübeyle sabit fikirlerim var:))Sevdiğim erkek herşeyden önce beni benim sevdiğim kadar sevmeliydi,başım sıkıştığında yanıbaşımda ilk o olmalıydı,şevkatli,mehametli ve alakalı olmalıydı.Yeri geldiğinde sevdiğim,arkadaşım,çocuğum gibi olmalıydı.Bu durumda bana geçmiş olsun demek en doğrusu sanırım:)Yakışıklılığa kanıp seçim yaparsam olacağı buydu sanırım kısmet.

30 Mart 2009 Pazartesi

tuzlu kahve

Kıza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gun pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti. Kiz
parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik
gosterisi yaparak kabul etti. Hemen kosedeki sirin kafeye oturdular.
Delikanli oyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan konusamiyordu. Onun bu
hali kizin da huzurunu kacirdi...
"Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu
cagirdi...!

"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak icin.."

Yan masalardan bile saskin yuzler delikanliya bakti... Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine doktu ve icmeye
basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..

Delikanli anlatti:

"Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla buyudum ben.. Bu
! ; tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde
hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar... Onlari
ve evimi oyle ozluyorum ki.."

Bunlari soylerken gozleri nemlenmisti delikanlinin... Kiz dinlediklerinden
cok duygulanmisti. Icini bu kadar samimi doken, evini, ailesini bu kadar
ozleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini dusunen, evini
arayan, evini sakinan biri... Ev duyusu olan biri... Kiz da konusmaya
basladi... Onun da evi uzaklardaydi.. ! Cocuklugu gibi... O da ailesini
anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu... Tatli ve sicak...

Ve de bu sohbet oykumuzun harikulade guzel baslangici olmustu tabii...
Bulusmaya devam ettiler ve her guzel oykude oldugu gibi, prenses, prensle
evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve
yapsa prensine icine bir kasik tuz koydu, hayat boyu... Onun boyle sevdigini
biliyordu cunku...

40 yil sonra, adam dunyaya veda etti. "Olumumden sonra ac" diye bir mektup
birakmisti sevgili karisina... Soyle diyordu, sati! rlarinda...

"Sevgilim, bir tanem... Lutfen beni affet. Butun hayatimizi bir yalan
uzerine kurdugum icin beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan
soyledim... Tuzlu kahvede... Ilk bulustugumuz gunu hatirliyor musun?.Oyle
heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' cikti agzimdan... Sen ve
herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim.
Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti. Sana
gercegi anlatmayi defalarca dusundum. Ama her defasinda korkudan vazgectim.
Simdi oluyorum ve artik korkmam icin hicbir sebep yok! ...

Iste gercek... Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni
tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi ictim. Hem de zerre pismanlik
duymadan. Seninle olmak hayatimin en buyuk mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu
tuzlu kahveye borcluydum.

Dunyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve
butun hayatimi yeniden seninle gecirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha
tuzlu kahve icmek zorunda kalsam da.."

Yasli kadinin gozyaslari mektubu siril! siklam islatti. Lafi acildiginda,
birgun biri kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu...

Gozleri nemlendi kadinin...

"Cok tatli!..." dedi...

29 Mart 2009 Pazar

ben kimim?

Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa… Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?

Geçimsizim bugünlerde
Kısmetsizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Gölgesizim her gün her yerde

Ses miyim sus muyum
Sis miyim pus muyum
Ben neyim

Deha mıyım Heba mıyım

Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim

Yarar mıyım ziyan mıyım

Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim

Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim

Geçimsizim bugünlerde
Kısmetsizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Gölgesizim her gün her yerde

CANDAN ERÇETİN

BENDE.....geçimsizim bu günlerde,değersizim bu ellerde,çaresizim doğduğum yerde,yalanlar içinde doğruyu bulan,cayanlar içinde sözünde duran,dehamıyım hebamıyım YOKSA.......
"PEKİ SİZ KİMSİNİZ BİLİYORMUSUNUZ"