23 Nisan 2009 Perşembe

gülümseyin:))

Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor.
Azraili görüyor ve soruyor: "Benim saatim geldi mi?"

Azrail cevap veriyor: "Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var".
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor ve de göğüslerini
düzelttiriyor. Kısacası: "Yeniden doğmuş gibi" daha uzun bir süre yaşayacağını
bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülans çarpıyor. Ölüyor.
Cennette Azrail'e soruyor: "40 seneden daha fazla yaşa yacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülansın çarpmasını sağlayıp beni öldürttün?"

Azrail cevap veriyor:
"Kız, ben seni tanıyamadım.. " :)))

21 Nisan 2009 Salı

hey gidi günlerim

Yine sabaha yaklaşık bir saatte beklemekten bezgin yatağıma girdim.Bir yerlerden horoz sesi geldi,hey gidi günlerrr......Çocukluğumda gittiğim köy aklıma düştü.Sabah camı açıp kuş sesleri duyduğum,mis gibi toprağın kokusunu içime çektiğim.Yer sofrasında şimdilerin organik dediği,herşey yerinden alınıp anında konmuş mis gibi mamalar.Çocukluğumun akıllı ama fikirsiz günleri ne güzeldi yaaa getirin o günleri veriyim bu günleri:)Bir seferinde çobanla inek otlatmaya gitmiştim ne işim varsa acaip tırsarım.Çoban dediğimde yaşıtım, arkadaşım dağ başında bende keçi gibi:) neyse otlattık ,hopladık,zıpladık dönüşte ben acından ölmüş önden koşturuyorum.Bir sesler arkadan ana sanırsın ordu.Birde döndüm ne göriim,hepsi peşimden koşuyor:)))))))Kocaman tahta kapılardan çığlık çığlığa kendimi içeri zor attım.Deli danalar kovalıyor kolaymı:))Yani ben öyle sanıyorum,meğer garipler benim gibi yokuşa salıvermişler kendilerini.Birden canım tekrar orda olmak istedi.Çimenlerde yalınayak yürümek,ağaçlara tırmanıp üstümü başımı paralamak,insan sesinden uzak sadece doğayı dinlemek.Annemin kızıp sopayla ağaçlardan indirmek için tehdit etmesini bile özledim.Mangal gibi yüreğim olsa tek hayalim çocuklarımı alıp dağda,kırda bi kulübecikte sakince yaşamak.Ama ne mümkün fenalıktan, fenalardan soyutlanabilmek.Fenamı olurdu çayırda çimende özgürce gezsem tek derdim çocuklarım olsa,zaman uzasa,vakit yavaş geçse.Fenamı olurdu hayat benim yazdığım bir masal olsa ...

9 Nisan 2009 Perşembe

ödüllü mim

Canım mehbupcum bana bir ödül yollamış çok teşekkür ediyorum, bi tuhaf oldum valla:) Çok saol arkadaşım♥♥♥

bir damla su:http://mehbup.blogspot.com









ÖDÜLÜN KURALLARI

1-Ödülü verenin linkini yayınlamak.

2-Ödülü verdiğin kişilere mutlaka haber vermek.

3-Bu ödülü verdiğin blog sahibinin linkini vermek.

4-Gördüğünüz resmi eklemek.


Bende sevdiğim bloglara bu ödülü yollayıp paylaşmak istiyorum


kasımpatı: http://zeugmazeugma.blogspot.com
sinema haberleri film kritikleri: http://sinemarket.blogspot.com

4 Nisan 2009 Cumartesi

hesap

Adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:
- "A.....bankasında b..tan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. Kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış...
- "Afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?" diye sormuş. Bunun üzerine adam yine:
- "A........bankasında b..tan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. Kadın çok bozulmuş ve:
- "Aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin!" demiş. Adam da hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş... En sonunda kadın dayanamamış ve "Ben sizi müdürümün yanına götüreyim de, derdinizi ona anlatın!" demiş.
Müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş. Müdür:
- "Beyefendi, elemanım son derece haklı. Bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?" Bunun üzerine adam:
- "Ağzına s........ sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a...... bankasında b..tan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!" demiş....
Bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:
"Ve bu o..... size yardımcı olmuyor, öyle mi?

Elimden geldiği kadar sansürledim, yazıp yazmamaktada kararsız kalmıştım ama ben buna çok güldüm yaaa:)))))

3 Nisan 2009 Cuma

tam adamına mim:))

"Konu: Kalbinizi Çalan Eylemsel Hareketler Mimi

- Mutlu bir beraberlik için, karşı cinsten beklentileriniz nelerdir?
-Sevdiğiniz kişide aradığınız özellikleri yazarak, kalbinizdeki güzeli tanımlayınız.
-“Kısaca, birlikte olduğum kişi böyle olmalı” gibi ifadelerle,
kalbinizi çalacak kişiyi hayalinizde canlandırın ki, okuyan karşı cinsiyet
- hııım, demek şöyle yapsam daha etkili olacakmış, burada yanlış yapmışız" diyerek ayağını denk alabilsin."

Benim için geç kalmış bir analiz olsa gerek.Yinede konu hakkında tecrübeyle sabit fikirlerim var:))Sevdiğim erkek herşeyden önce beni benim sevdiğim kadar sevmeliydi,başım sıkıştığında yanıbaşımda ilk o olmalıydı,şevkatli,mehametli ve alakalı olmalıydı.Yeri geldiğinde sevdiğim,arkadaşım,çocuğum gibi olmalıydı.Bu durumda bana geçmiş olsun demek en doğrusu sanırım:)Yakışıklılığa kanıp seçim yaparsam olacağı buydu sanırım kısmet.

30 Mart 2009 Pazartesi

tuzlu kahve

Kıza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gun pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve icmeye davet etti. Kiz
parti boyu dikkatini cekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik
gosterisi yaparak kabul etti. Hemen kosedeki sirin kafeye oturdular.
Delikanli oyle heyecanliydi ki, kalbinin carpmasindan konusamiyordu. Onun bu
hali kizin da huzurunu kacirdi...
"Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu
cagirdi...!

"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak icin.."

Yan masalardan bile saskin yuzler delikanliya bakti... Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utanctan, ama tuzu kahvesine doktu ve icmeye
basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi..

Delikanli anlatti:

"Cocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hic eksilmedi. Bu tatla buyudum ben.. Bu
! ; tadi cok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde
hissetsem, cocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar... Onlari
ve evimi oyle ozluyorum ki.."

Bunlari soylerken gozleri nemlenmisti delikanlinin... Kiz dinlediklerinden
cok duygulanmisti. Icini bu kadar samimi doken, evini, ailesini bu kadar
ozleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini dusunen, evini
arayan, evini sakinan biri... Ev duyusu olan biri... Kiz da konusmaya
basladi... Onun da evi uzaklardaydi.. ! Cocuklugu gibi... O da ailesini
anlatti. Cok sirin bir sohbet olmustu... Tatli ve sicak...

Ve de bu sohbet oykumuzun harikulade guzel baslangici olmustu tabii...
Bulusmaya devam ettiler ve her guzel oykude oldugu gibi, prenses, prensle
evlendi. Ve de sonuna kadar cok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve
yapsa prensine icine bir kasik tuz koydu, hayat boyu... Onun boyle sevdigini
biliyordu cunku...

40 yil sonra, adam dunyaya veda etti. "Olumumden sonra ac" diye bir mektup
birakmisti sevgili karisina... Soyle diyordu, sati! rlarinda...

"Sevgilim, bir tanem... Lutfen beni affet. Butun hayatimizi bir yalan
uzerine kurdugum icin beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan
soyledim... Tuzlu kahvede... Ilk bulustugumuz gunu hatirliyor musun?.Oyle
heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' cikti agzimdan... Sen ve
herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim.
Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hic aklima gelmemisti. Sana
gercegi anlatmayi defalarca dusundum. Ama her defasinda korkudan vazgectim.
Simdi oluyorum ve artik korkmam icin hicbir sebep yok! ...

Iste gercek... Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni
tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi ictim. Hem de zerre pismanlik
duymadan. Seninle olmak hayatimin en buyuk mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu
tuzlu kahveye borcluydum.

Dunyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve
butun hayatimi yeniden seninle gecirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha
tuzlu kahve icmek zorunda kalsam da.."

Yasli kadinin gozyaslari mektubu siril! siklam islatti. Lafi acildiginda,
birgun biri kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu...

Gozleri nemlendi kadinin...

"Cok tatli!..." dedi...

29 Mart 2009 Pazar

ben kimim?

Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa… Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?

Geçimsizim bugünlerde
Kısmetsizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Gölgesizim her gün her yerde

Ses miyim sus muyum
Sis miyim pus muyum
Ben neyim

Deha mıyım Heba mıyım

Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim

Yarar mıyım ziyan mıyım

Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim

Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim

Geçimsizim bugünlerde
Kısmetsizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Gölgesizim her gün her yerde

CANDAN ERÇETİN

BENDE.....geçimsizim bu günlerde,değersizim bu ellerde,çaresizim doğduğum yerde,yalanlar içinde doğruyu bulan,cayanlar içinde sözünde duran,dehamıyım hebamıyım YOKSA.......
"PEKİ SİZ KİMSİNİZ BİLİYORMUSUNUZ"

27 Mart 2009 Cuma

üşüyorum


Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum

Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum

Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum

Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın

Beton çok soğuk, üşüyorum…

Muhsin YAZICIOĞLU

Okuduğumda çok duygulandım olacaları bilir gibi yazmış ,hafif bir rüzgar gibi süzüldüğü sonsuzluğun sahibinin sıcak mekanında huzur bulmasını diliyorum...


öylesine sevmiştim

Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim,onlarda gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Yıldızları da alsana yanına gökyüzünden
Sevdiğimiz şarkıları da
Pencereme konan yusufçukları da
Bana karanlığı bırak
Beni bırak, beni böyle bırak
Böyle ansızın, böyle yakışıksız
Böyle anlamsız, böyle dağınık
Öyle kapıda susuşun
Öyle sarsak, öyle serkeş, öyle çerkes duruşun
Öyle sağlam, öyle bir de vuruşun
Koy beni sensizliğe
Ve otursun içime kül gibi kor yangının

Şimdi gidiyorsun, git
Hadi git
Hepsi hepsi bir sevda benimkisi, al da git
Hadi kanatma
Hadi yıkma
Hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmiştim

Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim,onlarda gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı her şeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin

İBRAHİM SADRİ

kızılderili

Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu.
Onlara dedi ki: "İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında:
Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.
Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde."
Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına, "Hangi kurt kazanacak" diye sordu.
Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı…
"Beslediğiniz "

22 Mart 2009 Pazar

çıkmaz

bıktım, sıkıldım,yoruldum böyle insanlarla nasıl yaşıyorum bu nasıl bi sıkıntıdır içime sığamıyorum artık geçen gün tam patladım ama hala hazmedemiyorum adi adam utanmadan kapıma geldi başladı ultimatonlar vermeye delirdim kovdum bidaha kapımı çalma yüzünü görmek istemiyorum ben evde yanlız kalınca eve adam atmıyorum iğrençsin dedim ben bitarafa kapı bitarafa gitti cebren evime daldı arkasından ruh ikizi karısı içlerinin karası yüzüne vurmuş adilerin bu kez dilinede vurdu akla gelmiycek hakaretler bende susmadım dikildim aklımdan sadece mutfağa gidip bıçağı almak geçiyor ama nerden gidicem kedinin fareyle oynadığı gibi nereye adım atsam önüme geçip ittirdiler olmadı kollarımdan kavrayıp koltuğa fırlattı pis elleri üzerimde adinin telefonuma saldırdım elimden çekti zorla eşimide aratmadılar nasıl olduysa fırsat bulup balkona attım kendimi çığlık çığlığa bağırdım komşular balkonlarda allahım ne rezillik benide kendilerine benzettiler bi ara düşündüm atlasam ama 2. kat bişide olmazki korkudan aradılar eşim geldi bi kıyamet ewde 180 derece dönüş pisliklerde bana söylediklerinin tam tersini konuşuyolar iki saat kaldılar ben kendimi odama kapattım çıktılar defolup gittiler ertesi gün ev aramaya başladım ama nafile adam adam deilki bahaneler birbirinden komik çıkamıycam ben bu evden yada çıksamda herşey allak bullak olucak çocukları koz kullanıyorlar biliyorlar onlarsız gidemiyeceğimi ama olmassa onuda göze aldım yaza kadar süre istedi yazda gelir elbet bakalım nolucak artık plan yapamıyorum hiç birşey düşünemez oldum sadece yaşayıp görücem olucaklar umarım benim ve çocuklarım için hayırlı olur gerisi ne halt ederse etsin kimse umrumda deil artık aliye hayatı yaşıyorum resmen film gibi ah bu çocuklar elimi kolumu bağlıyor onlarlada konuştum olabilecekleri eğer bırakıp gidersem muhakkak alıcağımı söyledim kimsenin dediğine inanmayın anneniz asla sizi bırakmaz nasıl nasıl alır dedim umarım iş orlara varmadan allah bana acırda bi çıkış yolu bulurum başımda sağlam erkek yokki yumruğunu vursun karım benim o desin nefret ediyorum hepsinden iğrenç yaratıklar hayatımda böyle insanlar ne tanıdım nede çevremden duydum eğer içlerinde kalırsam kendilerine benzeticekler dinsizin hakkından gelemk için imansız olmak şart herkez bişiler diyor akıl veriyor ama benim elim kolum bağlı hemde maddi manevi muhtaç deilim onlara sadece tek düşüncem çocuklarım allahım bana yardım et hayır yaz beni kurtar herşey gördüm her türlü sıkıntıyı geçirdim ama bu çok ağır geldi ev huzursuzluğu kadar kötü bi sınav yok inşallah herşey düzelir daha fazla çocuklar yıpranmadan bakalım daha neler bekliyor beni kii bunlardan herşey beklenir allah beni korusun

15 Mart 2009 Pazar

uzun bir cumartesi

Hiçbir zaman hayatım sakin, sıradan olmadı ama bu cumartesi bana bambaşka geldi sabahın 7sinde direksiyon sınavı için kalktım geç kalkmaya alışık olduğum için uzun birgün olucağını biliyordum ama bukadar uzun,dolu olabileceğini tahmin bile etmedim neyse sabah eşimi uyandırmadan harçlığımı alıp sıvışayım diye elimi cebine attığımda hiç ummadığım birşey buldum bunlar ne dediğimde benim deil arkadaşın diye yersen bi bahane uydurdu peki dedim ben bugün sakin olmalıyım 14 yıllık asosyal yaşamımda ehliyet almak benim için önemliydi çoğuna göre sıradan olsada,o ara eşimin telefonu titredi lütfen dedim ya bugün olmaz bakmak istemiyorum açıp yine mesajlarla karşılaşmak istemiyorum baktım ama yine dayanamadım elime aldığımda kapalıydı çok şükür dedim çıktım gittim buz gibi bira sabahta sınavıma girdim verdimde arkadaşımla free günümüz deyip biyerlerde çay içtik vitrinlere baktık heycanla nasıldık falan konuştuk tam günün aksiyonu bitti evime gidip rahatça bi ohhh çekeyim derken yine kahveye misafir kii ben çocuklarımı geceden anneme yollamıştım maksat kafa dinlemek ya neyse yidik içtik çocuklarım geldi kızım anne bişi dicem sana ama sakin ol demezmi al dedim yine bişi oldu hayırdır dedim kızım başladı anlatmaya dedeleri olacak örümcek beyinli annemi aramış neden gelmiyor sana dargınmısınızdan girmiş olaya kii bir gece önce benim ifademi almıştı olanlardan tamamen haberdar zaten sürekli gözlem altında tutar nereye gitmişim ne zaman gitmişim ne zaman gelmişim bana kim gelmiş kaç saat kalmış çoğu kez kapımı dinlemeden önünden geçmez neyse sonra sihirli kelimeyi ağzından döküvermiş geçenlerdede çocukları sana yollayıp kendi gelmemişti... BİZ EVDE YANLIZ KALMASINI İYİ GÖRMÜYORUZ...baksennnnn neden acaba ben evde yanlız napıyorumki adi herif eve adammı atıyorum msn başında sevgilimlemi yazşıyorum fikrin ne aklından neler geçiyor içinin karası yüzüne olmadı diline vurmuş allahın cezası delirdim.....okadar çok şey yaşamama rağmen hayatımda ilk kez sinirden bayılacağımı hissettim eşyaları duvarları yumrukladım ağız dolusu küfür ettim ,aradım hayırdır ne yapmaya çalışıyorsun der demez telefonu yüzüme kapadı,be şerefsiz erkeksen konuşsanahergün ota b..a uğruyosun gelip çemkirsene,lafının arkasında dursana kesmedi eşimi aradım herşeyi çığlık çığlığa anlattım asla evime gelemez artık bitmiştir eskaza kapımı çalarsa yapıcaklarımdan ve söyliyeceklerimden sorumlu deilim ALLAH beni bunlardan kurtarsın böyle insan tanıyan böyle şey duyan varsa beri geldin ben kimselerden bu tür şeyler işitmedim...
Çok sevdiğim bir söz vardır HAKKIMDA BİLGİN YOKSA FİKRİNDE OLMASIN...artık yeter hakkımdaki pis fikirlerini kendine sakla düş yakamdan...

14 Mart 2009 Cumartesi

çocuklarımın babasına

alnımın yazısı 14yıllık hayat arkadaşım... sana öncelikle iki çocuğum için, yıllardır bana baktığın için,kaprislerime katlandığın için,beni özgür bıraktığın için,elegüne muhtaç etmediğin için TEŞEKKÜR EDİYORUM .....amaaaaaa.... beni hiç sevmediğin için, değer vermediğin için,beni hep heryerde yalnız bıraktığın için,birkez bile merak edip aramadığın için,hastalandığımda saçımı okşamadığın için,sadece yatak arkadaşım olduğun için,yıllardır gözümün içine bakarak beni aldattığın için,elin haspalarına aşkımla başlayıp aşkımla biten mesajlar yazdığın için,hesap sorduğumda bana vurduğun için,busabah normal insanların yatak odalarında olan şeyleri cebinde bulduğum için SENDEN NEFRET EDİYORUM.Gelelim bana...hala senile olduğum için,herşeyi yutup gidemediğim için,hala seninle aynı yatağa girdiğim için,seviyormuyumki diye düşündüğüm için KENDİMDEN İĞRENİYORUM...amaaaaa....çocuklarıma kıyamadığım için, sırf onlar hatırına sana bile katlandığım için, hakettiğin halde sana boynuzları takmadığım için,soyadını koruduğum için,kendimi kaybetmeyip hala evimin kadını olduğum için BENİMLE GURUR DUYUYORUM...

13 Mart 2009 Cuma

AŞK VE GERÇEK İLİŞKİ BÖYLE BİRŞEY İŞTE!..


Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.
Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?' Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. 'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.' 'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâlolacak. Bunu benim için yapar mısın?' Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. 'Sevgilim' diye başlıyordu, 'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.' !

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.' 'ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.' !

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'
Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim. Bu gerçek aşktı. İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir.
-alıntı

12 Mart 2009 Perşembe

mimlenmişim hadi hayırlısı :))

mehbupucum beni mimlemiş ki itiraf ediyorum ne demek olduğunu yeni öğrendim:)) ama gülmeyin ya çok taze pekte acemiyim blog konusunda bakalım neler attırıcam:)

1-Paraşütle atlamaya karar verdiniz ve ilk atlayışınızı yapmaya hazırlanıyorsunuz. Yerde sıranızı beklerken yukardan atlayanları seyrediyordunuz... Aklınızdan neler geçiyor?

-Allahım ne arıyorum ben burda kabusmu görüyorum biri beni çimdirsin:)

2) Sıranız geldi ve uçak üç bin metreye yükselirken siz de kendinizi hazırlıyorsunuz. Arkanıza hiç bakmadan önünüzde açılan kapıya geliyor ve kendinizi aşağıya bırakıyorsunuz. Aşağıya atlarken ne diye bağırıyorsunuz?

-Kim ittirdi beniiiiiiiiii....arkamdaki sen aşağıya inde görürsünnnn:)

3)Güvenli bir biçimde yere indiniz.Paraşütünüzü toplarken bir eğitmen size doğru geliyor ve birşeyler söylüyor.Eğitmen ne söylüyor?

-Hanım efendi aşağıya inerken paraşütün ipini çekmeniz gerekirdi ağaca düştüğünüz için çok şanslısınız:))"-Sanırım kadınceğiz yandaki dikiş kursuna gelmişti karıştırdı herhal:))))"

oldu olucak bende mimliyim :))

fıkra sevenlere http://fikrasevenlere.blogspot.com

blogmania editörü http://blogeditoru.blogspot.com

hadi kolay gelsin:)

11 Mart 2009 Çarşamba

otuz beş yaş şiiri




Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

CAHİT SITKI TARANCI

nede dertliymişim vay be

bugün kendimi çok boş ve kötü hissettim bi çarşı yapıyımda kafam daılsın dedim kızları ayarladım kapı çaldı ayyyy yine kim bu falan oldum baktım tanıdıklardan bir kadın neyse buyur ettik içeri girdi elinde dantelden el işleri satarmısın bunları çok ihtiyacım var dedi olur dedim bakarız ,gelin yapmışta elde avuçta yok sabah kahvaltı bile edememişler çay şeker yokmuş boş ekmekte gitmemişki bi oğlan çalışıyor ewe bakıyor koca desen allahın ayısı sorsan işte ,iş çıkışı kumar içki elindeki neye yetiyosa gelin evde iğneyle kuyu kazsın oğlan tek maaş çalışsın bide 7 aylık bebe kadıncazın aklı zaten normal deil kolay deil tabi dayak yimek arada tam geliyorlar yine sabırlı yazık o öyle anlatırken tekrar kapı bi açtım merdivenci teyzem kadın rahat 70 yaşında 10liraya merdivenimi siliyor garibim , yuh dedim bana ya kızım bu kadarmı boş kadınsın vursam bana tıntınnnn ses gelicek sanki bak şu kadınlara eeeee senin derdin ne, neden sıkılıyosun arpanmı fazla geldi neymiş sıkılmışımda dışarı çıkıp alıpverince rahatlıycakmışım, neymiş yanlız hissediyomuşum, kalabalıkta boğuluyomuşum, anlaşılamıyomuşum ee başka derdin, yok valla bana rahat batıyor sanırım arada gözünü açıp etrafa bakmak var işte bi kendini dinlersen olmuyor sonra depresyondamıyım hıııı depresyondasın, ya böyle kalırsın işte milletin derdi beni gerdi benim derdim dert deilmiş onların yanın da valla utandım ya çok hemde allahım sana bikez daha şükür arada şükretmeyi hatırlatttığın içinde çok şükür

10 Mart 2009 Salı

evde yok olasım var

bugün benim tekke yine doluydu hatunun biri aradı şekerim evdemisin kahveye gelicem eh gel evdeyim dedim birken iki ikiyken üç üçken dört oldular neyse yaptık kahveleri güya oturucaz bi baktım hatunlar nette bide bana derler ne varda başından kalkmıyosun eee siz narıyosunuz orda yok msn yok face book dedim kaç kere facebookta bi book yok ne anlıyolarsa baktım gidecekleri yok verdim boyayı ellerine alın dedim ben bunalımdayım saçımı boyayın öylelikle kalktılar hatunlara eğlence çıktı başladılar saçımla oynamaya bişiyede benzeseydi :)amanda bi iş yapmışlar gibi ayyy ne güzel iyiki boyadık falan giderken pek mutlulardı yine gelin dedimde olmazki ama bikerede siz evde olun ben size kahveye geliim dimi :)

9 Mart 2009 Pazartesi

doktor civanım )))

geçen hafta bir sabah uyandığımda göğsümün acıdığını hissettim hayırdır dedim bir baktımki fındık kaçmış içine :) can havliyle anam bu ne dedim benim uyuyan boğam noldu dedi göğsümde bişi var çok acıyo deyince havalardandır dedi:)önemli bişi yoktur üzülme bi çaresine bakarız allah korusun demek istediğine eminim:) neyse beni telaşlandırmamak için sanırım döndü horlamaya dewam etti sonra arkadaşlarıma bahsettim saolsunlar çok ilgilendiler netten araştıranmı ararsın ilaç tavsiye edenmi, hımmm bişimi özendin acaba bi hatırlamaya çalış ,ya kızım bi okutsana nazar olmuştur:)) hepside git bi doktora dedi oldu kolaydı gidip doktora soyunup dökünmek gidicemde korkuyorum sanırım daha hazır deilim ben ya ALLAHIM nolur bişi olmasın gerçi gitmessem bütün bu yorumlar beni kanser edicek:)bu hafta içi birgün cesaretimi toplayıp doğru doktora, açıcaz artık mecbur napalım :)BANA DUA EDİN OLURMU

8 Mart 2009 Pazar


Gül bahçesine girenler gül olmasalarda gül kokarlar.Kainatın en güzel gülünün kokusunun üzerinizde olması temennisiyle
"Dua için temiz bir nefesiniz yoksa,temiz yürekli dostlardan dua isteyin"
MEVLANA

7 Mart 2009 Cumartesi

imkansız aşkıma



elime bir harita geçince ilk baktığım,
senin olduğun şehir olur.
geçtiğimiz yerler,
aramızdaki mesafe...
ve yine ilk sen gelirsin aklıma,
bir hikaye duysam bir yerde,
iki kişiyle ilgili.
dalıp gider bazen gözlerim sonsuzluğa.
seni düşünürken bulurum kendimi.
en ilgisiz şeylerin seni hatırlatması bir yana;
bütün rüyalarımda mutlaka sen de olursun.
hiçbir şey yapmasan da,
bir kenara oturur durursun..
en küçük mutluluklarımı bile
seninle paylaşmak için beklerim.
birazcık canım sıkılsa
seni arar yine gözlerim.
birini güzel bulduysam eğer
sana benziyordur mutlaka.
sonra sadece sen sevdiğin için
sevdiğim olur bir şehri,
bir şarkıyı, bir rengi..
içimden gelmeyen bir şey söylemedim hiç sana.
hatta içimden gelip de söyleyemediklerim oldu.
"canım" diyemeyip yuttuğum yumru...
canım, her şeyim..
susuşlarım hep seninle doldu.
elâ gözlerinde, dünya kayboldu...

benimle başbaşayım

yine gecenin körü herkes uykuda bir ben benimle yanlızım seviyorum ben bu vakitleri sadece kendimi dinliyorum bir benim istediklerimi yapıyorum her yer her şey sessiz bir benim sesim var zaman uzun geliyor vakit bol şimdi karlı bir dağda bi kulübede olmak vardı kimsenin kapıyı çalamıyacağı aradığında ulaşamayacağı yalnız kalmayı seviyorum aslında tek şikayetim ruhumun yalnızlığı
Dönülmez akşamın ufkundayım
Vakit çok geç
Bu son fasıldır eyy ömrüm
Nasıl geçersen geç.......

6 Mart 2009 Cuma

YANLIZ KADIN

Yıllar görünmez onun gözlerinde
Yaşadıkları var sadece ve önce
Aşklar,ihanetler
Çocuklar,dostlar
Kimbilir daha neler neler
Yanlız kadın olmak
Ağlamadan yaşamak kalmış elde
Özlemek bide
Hemde sessizce.............

YANLIZLIKKKKK

Kadın içiyor , dertleniyor , içtikçe çoşuyor şarkıya eşlik ediyor

Gözyaşları geceye karıştı , geceydi ve yalnızlığına içiyordu.

Ağlıyordu , gözyaşları sel olup yanağını ıslattı

Masada bir şişe yakut , kırmızı güller ve mumlar , düşlerinde sevgili ,kendi yalnızlığına ağlayan bir kadın.

Tek başına bir kadın ,beklenen ve hiç gelmeyen sevgiliye içiyor.Şöminenin ateşi bedeni ısıtırken onun yüreği üşümekte.

Radyoda bir şarkı , sezen aksu söylüyor,

Beni yak, kendini yak ,her şeyi yak

Bir kıvılcım yeter ,ben hazırım bak

İster öp okşa istersen öldür

Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk.

Kadın içiyor , dertleniyor , içtikçe çoşuyor şarkıya eşlik ediyor..

Birlikte yaşlanmak vardı ya ?halbuki o tek başınaydı yalnızlığıyla ve yaşlanıyordu.Saçlarındaki aklar gün geçtikçe belirgenleşirken , yüzündeki çizgilerde derinleşmekteydi

Beklediği sevgili hiç gelmedi , hiç yazmadı ona , hiç sarılmadıda , yanaklarına buseler de kondurmadı..

O yalnızlığın çaresizliğinde , sadece hayallerine sarıldı , umutlarına sarıldı düşlerine sığındı.

Sığınabileceği en salim liman düşleriydi ..Düşleri hiç ona ihanet etmedi..Yüreği sancıdığında ,belli etmedi kimseciklere..Şarkılar mırıldandı ?

Attığı kahkahalar onun sessiz ağlayışlarıydı..

Geceler ışıksız , soğuk , çaresizliklerle , yalnızlıkla geçerken o sıkıca perdeleri kapadı , yalnızlığını saklamak için..

Sakladığı duygular onu esir almıştı..

Birkirdiği tüm duyguların tek şahidi , yazdığı hatıra defterine naftalin kokusu sinmişti..Defterin sayfalarını karıştırdı .Hayat bazen öyle insafsız dı ki , onu yalnızlığa mahkum etmiş sevdiğini ondan uzaklara savurmuştu.

Defterin sayfaları sararmaya yüz tutarken , yazılar silikleşmeye başlamıştı.. Sayfalar arasına gizlenmiş hezeyanları , sevinçleri ,acıları, umutları, hayalleri ordan çıkarılmayı bekliyordu .

Aniden karar verdi bu defteri yakma zamanıydı , şöminin ateşi onu çağırıyordu..defteri şömineye attı , ateş defterin her yerini kaplarken o izledi ?Hiç yaşanmamış bir aşktan geriye bir avuç kül şöminede kalacaktı.

Bardakta kalan şarabı bir dikişte bitirdi , şerefine gelmeyen sevgili deyip bardağı şöminenin içine fırlattı.

Gecenin sessizliğini kırılan bardağın sesi bozdu.

5 Mart 2009 Perşembe

DÜŞTEN GÜZEL



İlktir baharın gönlümce geldiği
İlktir hem sarhoş hem ayık olduğum
Bir gerçek içindeyim düşten güzel
Sevdiğim gülüyor yanıbaşımda


Aşkından tâlihimin düzeldiği
Sen gökte ararken yerde bulduğum
Bir sende gördüm ince ruh ince bel
Sende murada erdim kırk yaşımda


Cahit Sıtkı TARANCI

4 Mart 2009 Çarşamba

depresyondamıyımmmmmmmm

bugün yine çok sıkılıyorum havalardan sanıyordum ama deilmiş hava gayet güzel güneşli çık dolaş dimi ama yok perdeleri indirdim kendimi ewe kapattım kimseyi göresim yok nedense biraz oyuna girdim cıkk oda sıktı bloğa baktım gelen giden yok kimilerini okudum herkes cıvıl cıvıl msn açtım baktım bikaç kişi giyindim süslendim cam açtım olanlara hepsinede sordum allasen kaç gösteriyorum 25.28 arası dediler ama yemedim yaşlanıyorum ben yaaaaaa biri zamanı durdursun nolurrrrr

3 Mart 2009 Salı

ben geldim hoş geldim hoş bulurum umarım:)

slm arkadaşlar çok taze bir blogcuyum hayattaki bu boşluk insana herşeyi yaptırıyor anlatılıcak ama anlatılmayan o kadar çok şey varki bakalım becerebilicekmiyim genelde iyi dinlerim ama anlatmaya gelince tam boğazımda takılır küçük dili bi geçse:) işte ciddi kadın olmakta zor herkes dinlesin akıl versin diyor yaaa bi durun susun arada ben anlatıyım ben insan deilmiyim benim hiçmi sıkıntım sewincim gizlim olmaz ama artık susmıycam susturamazlar zaten onlarada anlatmıycamki artık allah ne verdiyse buraya yazıcam inş güzel şeyler yaşayıp güzel şayler yazarım ben herkezi seviyorum herkez beni sevsin demiyorum ama nefret etmeyin ♥♥♥